18 Ekim 2020 Pazar

Multidisipliner Yaklaşımlar - 1

     Lgbti+ ve teoloji kesişimselliğinde ufkumu en çok açan noktalardan biri iyi bir kavrama için tarih, antropoloji, sosyoloji gibi bir çok disiplininin göz önünde bulundurulması gerekliliği olmuştu. Bu sebepler süreç içerisinde ilham aldığım ve vizyonumu geliştiren türkçe yazıların linkini paylaşarak, nacizane bende yarattığı çağrışımları da kaleme aldığım bir yazı dizisine başlıyorum. İlerleyen süreçte en azından 3 haftada 1 içerik üretmeye devam etmeyi düşünüyorum. 

İlk yazı:" Orta Doğu'nun Geçmişi ve LGBTİ: Günümüz Cinsellik Tasniflerinin Tarihselliği Üzerine" sunumuyla  Irvin Cemil Schick'a ait. Makaleye bu linkten ulaşabilirsiniz. Kendisiyle yapılmış bir röportaj da Kaosgl'nin sitesinde mevcut. Ama ben yazının devamında sunumu referans alacağım. 

Yazı özünde şuan "eşcinsel" dediğimizde gerçekleşen çıkarsamaları kapsayan bir kavram veya anlam dünyasının geçmişte doğrudan karşılığı olmamasını ele almakta. Modernizmin tanımlı kılma çabasının bir getirisi olan kimliklenmenin geçmişte varoluşsal bi yerden ziyade daha eylemsel bir tanım üzerinden kullanıldığını görüyoruz. Bilimsel düşüncenin yükselişinden hemcinsel eylemlilikler de nasibini almış ve insan üretimi bir algı ve tanımla batı tarafından etiketlenmiş. Yazıda Foucault'dan alıntılarla cinselliğin salt gerçekliğinin ötesinde, insanın algı ve söylem faktörüyle farklı gerçekliklere taşınmasından bahseder. Bu faktörlerde etkili olan tarihsel zaman ve mekan da bizi genellemeler yapabilmekten alıkoyar. 

Hemcinsel yakınlaşmalara dair tarihi metinlerde geçenleri bizim şuan anladığımız gibi anladıklarını düşünmek muhakkak yanılgı olur. Tarihsel metinlerde çiftler arasında keskin bir rol dağılımı dikkati çekmektedir. Yetişkin erkek ve genç erkek bu rollerden en belirginidir.  Bunların hepsinde işe bir zevk meselesi, bir şahsî tercih olarak yaklaşılmakta, herhangi bir değer yargısı yahut kınama söz konusu olmamaktadır. Ancak bir erkek yetişkinliğe erdiğinde pasif olmayı arzulaması bunun dışındadır. Aktif ve pasif arasındaki farkın, cinsel ilişkiye girilen kişinin cinsiyetinden daha önemli olabileceğini, bu nedenle de “eşcinsellik” kavramının bazı bağlamlarda açıklayıcı olmadığını görüyoruz.

Nitekim yazılan şiirler ve metinleri her zaman bir eylemliliğe dayandırmak da doğru bir sonuç vermeyebilir. Hemcinsler arası sosyalleşmenin yaygın olduğu toplumlarda (eştoplumsal), fiziksel olarak erkeklere erişimleri daha mümkündür. Aynı zamanda paylaşımları daha fazla olduğu için daha tatmin edici ilişkiler kurması da muhtemeldir. İslamî gelenekten kadınlardan veya kendi eşlerinden bahsetmeleri de ayıp karşılandığı için bu aşk söyleminin öznesi de ataerkil bi toplum gereğinden erkek olmuştur. Metinde ilahi bir güzelliği övmenin hakkıyla da bir erkeğe duyulan aşk ve ilgiden bahsedebilmenin mümkünlüğüne örnekler verilmiştir. Kadınlar arası yakınlaşmalara dair yazılar bulunsa da, muhtemelen üretimde bulunan kişilerin erkek olması içeriği daraltmaktadır. En nihayetinde kolonileşme ve küreselleşmeyle artan batı etkisiyle bu metinlere yönelik algının fobikleşmesi, objektif bir perspektiften değerlendirmek yerine iktidarın ideolojisine göre yorumlanmaya çalışılması sağlıklı bir mukayese yapmamız için de bir engeldir.

Yazıda kısa tanımlarla geçtiğim ifadeler bir çok örnekle çeşitlendiriliyor. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

1 Ekim 2020 Perşembe

İMAM LUDOVİC M. ZAHED’İN KUİR MÜSLÜMAN EVLİLİĞİ


Tanrı lezbiyen, gey ve transseksüelleri sever. İmam Ludovic M. Zahed’e göre bu kuşkusuz bir gerçek. Kendisi Avrupa’nın ilk kapsayıcı camisinin ve Fransa’nın Eşcinsel Müslümanları derneğinin kurucusu, CALEM (Avrupalı ve Müslüman LGBT Dernekleri Birliği) ‘in koordinatörü, bunun yanısıra fırsat buldukça bu websitesine katkı sağlayan yazarlardan biri.. Aynı şekilde Ludovic tanrının hemcins birliktelikleri tasdik ettiğine ve İslam’a inanan eşcinsellerin de heteroseksüeller gibi evlenebileceğine son derece inanıyor. Güney Afrikalı bir erkek olan Qiyaam ile evlilik deneyimiyle başlayan geçmişinden yola çıkarak, Ludovic çok net ve etkileyici başlıktaki “Kuir Müslüman Evlilik” kitabını yazdı.

Yeni kitabınızın başlığı gayet açık ama hangi bakış açısına gönderme yaparak kuir Müslüman evliliğe bakıyorsunuz? Kitabın temel savı nedir?

Bir antropoloğun yapacağı gibi, bu kitap kimliklerimizden birini diğerine seçmek zorunda kalmadan, kuir ve Müslüman olmanın sosyolojik gerçekliğinin bir tanıklığı (makale ve biyografi arasında.). Buna ek, “yeşil kitap” dediğimiz her yıl yayınlanan homofobi, islamofobi ve transfobiye karşı bir teorik kısım koyduk. Yeşil kitap, kökenindeki proaktif saygıyı ve çeşitliliği koşulsuz sevmeyi islamın en derin köklerinde bulmayı amaç edindi.

İslamda evliliğin amacı ne?

İslam geleneği evliliği sadece bir dini tören olarak değil, aynı zamanda iki şahit ve birbirilerine sesli olarak bu özel anlaşmayı kabul ettiklerini söyleyen iki yetişkinin etik kontratı olarak değerlendirir. – ijab wa qabul (اجب وقبول)..

Yani, heteroseksüel ve eşcinsel evlilikler arasında fark var mı?

Kuir ve düzcinsel evlilik arasında hiçbir fark yoktur. İslam böyle bir fark oluşturmuyor ve arapça terim olan “zawj” (زوج; evli partner) cinsiyetsiz bir terimdir. İslami evliliğin yeni bir temsilini inşa ediyoruz. Allah’ın ve insanlığın tevhidi (tekliği), yıkmayı ve inşa etmeyi (İmamımız Amina Wadud’un da söylediği gibi) İslam’ın etiğinin kalbi olarak şart koşar.  Allah’a olan güzel inancımızı ayrımcı politik stratejilere karşı kullanarak, İslam’la birlikte içindeki önyargıları ve dogmaları yıkmalı,  İslami idealler ve Allah’a inancımızla ilişkili yenilenmiş temsiller inşa etmeliyiz.

Yorumlaman açıkça çoğu İslam alimleriyle keskin bir karşıtlık içerisinde. Onların önerdiği dini görüş, dogma ve geleneklerden yekpare. Bunun aksine, sen yaşayan, daima hareket halinde olan, dinamik bir varlık olarak tanımlıyorsun. Sence, neden inanç sıklıkla dogma, ceza, hatta şiddete dönüşme eğiliminde?

Nefes almayan, ölü bir inanç sosyal tembelliğe sürükler ve sonra sadece haksız sosyal yapı ve alışkanlıkların çoğalmasını haklılaştırmakta kullanılır. İnanıyorum ki, Kuran’da geçenler, peygamberler, kadınlar ve erkekler, Dünya’nın heryerinde yaşayanlar ve her uygarlığın hikayeleriyle, Allah insanlık tarihi boyunca bize rehberlik ediyor.  Tekliğin gerçek manası, çokluk ve çeşitlilikte. Her inancın, her idealin insanlığın hayallerine ve ihtiyaçlarına uyarlanması gerekir. Dogmaları, şiddeti ortadan kaldırmak ve haksız sosyal yapılardan inancımızı korumak için, ideallerimiz ve Allah’a olan inancımızla ilgili yeniden nasıl hayal kuracağımızı öğrenmek zorundayız.


Gelenekte sıkışmamak ve dogmanın yükü bir tür hareket yaratıyor, insanların islamın kalbindeki mesajı keşfetmesine öncülük edebilen bir tür dinamizm gibi. Ama bu bir yandan yanlış bir furyayı takip etmeye de evrilebilir ve sonuç olarak mesajın orijinal anlamından uzaklaşabilir. Bu kuir Müslümanlara karşı sık yapılan bir suçlama: Bu ithamlara cevabınız nedir?

Her insan idealinin esası temelde iyioluş ve mutluluktur. İslam inancının özünde insan haysiyetine saygı ve özgürlüğü teşvik vardır. Bunu anlamamak, Ay’ı gösteren bilgeye değil de, parmağına bakma ahmaklığı gibidir. İslamın ilk dönemlerinde bazı Sufi alimler Kuran’ın bir ayetinin 7000 farklı yorumlamasını görebiliyorlardı.

Ve bugün?

Bugün, bazı dogmatik bilginler çeşitlilikten endişe duyarak, sunduğumuz - onlara göre -“alternatif islam.”’ı bile kabul etmeyi reddediyor. Evet, ilerlemeci ve kapsayıcı Müslümanlar şuan sadece küçük bir azınlık ama sosyal yapılaı yeniden düzenlemek azınlıkların alternatif ideal ve etik önerileriyle sağlanır. Bizim alternatif, yenilenmiş islam temsilimiz Allah’ın bize rehber olan yaşayan, gün yüzüne çıkmamış sonsuz yüzlerinden biri.

Fransa’daki evlilik eşitliği karşıtı organizatörler Fas’ta benzer bir girişim düzenlediler, ki Fas’ta hala eşcinsellik bir suç ve eşcinsel evliliği tanımlayacak bir düzenleme yokken…

Homofobi ve transfobi maalesef her dinden veya ideolojiden dogmatik insanların üzerinde anlaştıkları az konudan biri. Şu gerçeği tekrar vurgulamak istiyorum ki ağacı sadece meyvesiyle yargılayamazsınız. Naziler demokratik bir seçimle gelmelerine rağmen; yahudileri, gey, lezbiyenleri yok etmeye çalıştı. Komünizmin Çin’deki temsili milyonlarca insanın ölmesine sebep oldu. Geçtiğimiz yüzyıl (dayatmacı anlayışla bireysel kimlikleri kontrol eden) faşizmi ve (kamusal ve hatta mahrem alanlardaki sosyal davranışları kontrol eden) totaliterliği anlamamız için korkunç fırsatlarımız oldu.

Aramızdan bazıları ideallerimizi ve etiğimizi başka kardeşlerimizin üzerinde güç kullanmak için kullanıyor diye, demokrasiden ve dayanışmadan kurtulalım mı? Hiç de bile, biz alternatif sunmak zorundayız ve Allah’ın Kuran’da dediği gibi “insanlar gelecek”, öyle ya da böyle. Diğer insanların sivil haklarını öz-tanımlama ve kendi kaderini tayin etme yoluyla elde etmemeleri yönündeki çabalar, basitçe Allah’ın bizlere Tevhid ve Birlik yolculuğunda, çokluk ve çeşitlilik aracılığıyla ilham verme hakkını inkar etmektir.Kuran'a göre tevhid bizim 'melekler' olarak düşündüğümüzden bizi daha iyi varlıklar yapar. Başkalarına karşı nefret dolu olan insanlar, onlar hakkında konuşulmasını bile hakketmezler.

Bizim de bildirdiğimiz gibi, Afrika ve Akdeniz’in Rabat Yönetim ve Ekonomi Okulunda (Avrupa üniversitelerindeki siyasi bilimlerin dengi) bir konferansın oldu. Nasıl geçti?

Kuir islam ve islami feminizm üzerine sunumum oldukça hoş karşılandı. Arap toplumları aslında Avrupalıların da “sadece” birkaç on yıl önce olduğu gibi, her türlü ayrımcılığa karşı insanı kaynaklar oluşturacaklar ve umuyorum ki Fas’taki bu girişimlerimiz de Arap tarihinin bir parçası olacak inşallah. Bu yüzden tüm enerjimizi aktarmak zorundayız. Kibire kapılmadan önyargı ve nefreti yok etmeyi deniyoruz. Alçakgönüllü bir şekilde önyargı ve nefreti yıkmaya, aynı zamanda Allah’tan mütemadiyen aldığımız bireysel ve kolektif ebedi mesajını taşıyan tamamen yenilenmiş bir anlayış inşa etmeye çalışıyoruz. Amin.