25 Temmuz 2020 Cumartesi

Renkli Tarihimiz - Abbasi Dönemindeki Transerkekler

Gey halife el-Amin’in onu kadınlara yöneltmeye çalışan annesi, saraydaki tüm bakirelere askeri erkek üniforması giymeyi emretmişti. Onlar çoğunluklar Ghulamiyyat (erkek gibi kız, erkek hizmetçiler) olarak bilinir.
Ghulamiyyatların varlığı yaygın bir olguydu. Gerçi bu Abbasi toplumundaki erkek eşcinselliğinin görünürlüğünü azaltmasına yardımcı olmadı. Ama bir çok transerkek ve kuir insanın daha özgürce kendini ifade etmesine yardımcı oldu. Sadece kıyafet değil, erkekler gibi farklı saç ve sakal şekillerine, koku ve aromalara da sahiplerdi. Bazısı Kasım, Cabbar gibi isimler bile kullanırdı. Ebu Nüvas bir şiirinde:
“Siyah gözlü kadınlar saygın bir şekilde erkek kıyafetinde göründü
Karışımlardan yapılmış sakal ve kıvırcık kısa saçlar ile
Açıkça maço tavırlara büründü, oyunlar oynadı
Erkeklerin oynadığı, el sanatları denedi
Silahlarını kullandı ve insanlar ayırt edemedi
Onlarla biyolojik erkekler arasındaki farkı”

Ebu Nüvas başka bir şiirinde:
“Güzel gözlü feminen maskülen bir kadın
Onu görseniz, erkek dersiniz”

Bu eşcinsel bir halifenin yönelimini değiştirmek için bir hareket olsa da, transseksüel erkeklerin alanlarda daha özgür olmasına yardımcı oldu.

Kaynak: https://drive.google.com/file/d/1zPrJOEkphiKQPeG1TNdLZ2FW_fiIs-TV/view

20 Temmuz 2020 Pazartesi

Müslümanlar İslam'da Biseksüelliği Onaylayabilir, Ki Buna İhtiyaç Da Var

Bu konuyu konuşmak kolay değil. Ama insani meselelere yönelik kesişimsel bir yaklaşım benimseyeceksek, bunu yapmak önemli.

Çağdaş İslam teolojisi çalışmalarının büyük bir kısmı eşcinsel Müslümanları tasdik ediyor. Sünni ve Şii muhafazakar Müslüman bilginler çoktan beri transeksüel müslümanları kabul ediyor. Ancak, biseksüel müslümanlar üzerine konuşmalar yeterli dikkati çekmedi.

Muhafazakar Müslüman bilginlerin eşcinsel Müslümanları zor kabullendiği gibi, LGBTQ müslüman bilginlerin ve aktivistlerin de etkili bir şekilde İslam'da biseksüellik üzerine durduğu söylenemez. İslam'da biseksüelliğe konuşmak kolay değil ama insani meselelere yönelik kesişimsel bir yaklaşım benimseyeceksek, bunu yapmak önemli.

Eşcinsel müslümanlar cinsel yönelimlerinin doğuştan ve değiştirilemeyeceğini savunuyor. Sahte bir evlilik yapmanın ikiyüzlüce ve kalıcı olarak bekareti muhafaza etmenin zalimce olduğuna inanıyorlar. Darura (ihtiyaç) ve raf al harj (zarardan kaçınma) kavramlarına dayandırılan İslamî görüşler, müslümanların endişelerini hafifletmeye ve eşcinsel gruplara girmelerine yardımcı oluyor.

Ancak bu argümanlar biseksüel müslümanları tasdik etmek için kullanılmıyor.. Muhtemelen bu, biseksüellerin heteroseksüel bir ilişki yaşama alternatifleri olduğu ve eşcinsel ilişkilerine odaklanarak gereksiz yere sıkıntıya girmeyecekleri gibi bir karşı argümana dayanıyor.

Ancak farkına varmalıyız ki, biseksüel müslümanlar her zaman heteroseksüel ilişkide olma alternatifine sahip değiller. Bekar bir anne veya ileri yaşlarında olan biseksüel müslüman kadınlar örneğini ele alalım. Bir çoğu için erkek bir partneri olması ihtimali daha düşük.

Aynı şekilde, dul veya maddi gerekçelerle evlenememiş bir biseksüel müslüman erkeği düşündüğümüzde, bir erkekle derin bir ilişkide olma ihtimali bir kadınla olmasından daha yüksek. Bu bağlamda aynı cinsiyetle ilişki bir alternatif değil, bir zorunluluk. Böyle bir ilişki geçici dürtülerle savuşturulamaz. Bu insani dokunuşa, şefkate ve yoldaşlığa derin bir arzuya dayanan gerekliliktir..


İnsan hayatının hükmü, Müslümanların tefsire dayanarak 'karılarını dövmek' veya 'Hristiyan ve Musevilerle arkadaşlık etmemek' gibi bağlamdan koparılmış ifadelere dayandırılmaz.


MOODBOARD VIA GETTY IMAGES


Böyle bir ilişkinin yokluğu bu müslümanlar üzerinde yersiz, gereksiz bir yük doğurur.. Böyle bir yüke İslam'da göz yumulmasa da,, Kuran’a dayandırılan baskı hala baskıdır. Dahası, İslam'da mantıksız yük gereksiz ve işlevsiz sayılır.. Bu demek oluyor ki ihtiyaca ve zarardan kaçınmaya dayalı görüşler biseksüel Müslümanları da kapsayabilir.

Dul erkeklerin veya bekar annelerin dışındaki genel bağlamda bile, biseksüel müslümanlar kendi cinsiyetleriyle daha güçlü bağlantı kurabilir. Mawadda (şefkat)’i fark etme görüşü, böyle durumlardaki yasal anlaşmanın geçerliliğine izin verir.

Biseksüel Müslümanlar için çok eşliliği haklılaştıran argümanlar, paralel olarak heteroseksüel müslümanlar için de geçerli. Bu bağlamda yetimlere bakılması için küçük çocukları olan yoksul bir dul erkekle biseksüel bir erkek de evlenebilir. Aynısı biseksüel kadınlar için de geçerlidir.

Peygamberin kendisi eşcinsellik ve biseksüellikle ilgili hiç konuşmadı

Ayrıca Lut kavminin hikayesinin cinsel yönelimi içermediğini kabul etmeliyiz. Kur’an’da Lut kavminin yol kesmesine, kamu düzenini bozmalarına, Lut’un konukseverlik teklifine uymamalarına ve aceleyle evine girip izinsiz bir şekilde misafirlerine ulaşmalarına dair geniş ve detaylı olarak vardır.

Lut kavminin hikayesi eşcinseller ve biseksüellerin hemcinsleriyle ilişkileriyle ilgili değildir. Aslında peygamber asla eşcinsel ve biseksüellerden bahsetmemiştir. Bu konu sonraki Müslüman nesillerin kendi sosyal törelerine ve tıbbi bilgilerine dayanarak kelime oyunları yapmalarından kalmıştır.

                                     
                                                                                       MARK BLINCH / REUTERS,2012 -Toronto /Kanada
Bütün hikaye, geçmiş milletlerin Allah'ın elçilerine karşı baskıları yüzünden yok edildiği bilgisiyle peygamberi rahatlatmakla ilgilidir. Bunun sebebi de, o dönemki kibirli Mekkeliler de benzer bir durum içerisindeydiler.

Gerçekten de, çağdaş müslüman muhafazakarlar, eşcinsel ve biseksüel müslümanları kınamak için bağlamından koparılmış "kadın yerine erkeklere yaklaşıyorsunuz" ifadesine odaklanarak Kuran pasajlarını büyük ölçüde görmezden geliyor.

Bağlamından koparılmış ifade de bile biseksüel ve eşcinsel bir ilişkiden bahsetmiyor. Buradaki ifade sadece yakınlık, şefkat ve yoldaşlık bağlamının yoksunluğuyla ilgili. Bu ayetler sadece arzu, dürtü ve hevesle alakalı.; ilişkiler geçici arzulara, dürtülere, heveslere dayanmaz.

İnsan hayatına ilişkin kararlar bağlamından koparılmış ifadelere dayandırılmaz. Ki, müslümanlar “kadını dövmek” ve “hristiyanlarla ve musevilerle arkadaş olmama” ifadelerinde olduğu gibi yoruma dayalı temelleri kolayca reddederler. Sonuç olarak, Müslümanlar yorumsamayla İslam'da biseksüellikten bahsedebilir ve biseksüel Müslümanları tanıyabilir.


18 Temmuz 2020 Cumartesi

Renkli Tarihimiz - Ebu Nuvas


En ünlü ilahi yazarlarından biridir. “Affediciliğin büyüktür.” isimli ilahisi Şii ve Sünni bir çok
ünlü şarkıcı tarafından seslendirilmiştir. Hala dini kanallarda çalmaya devam etmektedir.
Ebu Nuwas Abbasi döneminin en önemli şairlerinden biriydi. Belki de onun karakteri kendi
dönemi ve sonrasındakiler içinde en karmaşık olanıydı. Ebu Nuwas, kendisiyle ilgili olmayan
konuları hiç dert edinmeyen bir şairdi.
Başkalarının hakkındaki düşüncelerine önem vermedi. Aksine eylemleriyle açıkça ikiyüzlülüğü
küçümsedi.
Şaraba düşkündü ve onu öven şiirler yazardı. İnsanların çoğunun gizlice içmesiyle ilgili bu
dizeleri yazdı:
“Bana şarap dök ve de ki: Bu şarap
Açıkça dökmek varken, gizlice dökme.”

Tüyü bitmemiş oğlanlarla flört etmek yaygınken, o sakallı erkeklerle flört ederdi:
“Dedikoducular yanağında sakalları bitmiş diyor
Haddinizi aşmayın, bu bir hata değil diyorum
Güzelliği onu bulduğum günkü gibi, aynı
Ve bu şiir de laf edenlerden onu savunmak içindir.”
Ayrıca açıkça ve cesaretle erkek hizmetlilerin yanı sıra kadın sayılan al-Ghulamiyyat
(transerkek hizmetçi)‘larla flört etti.
Ebu Nuwas, kendiyle barışıklığın, dürüstlüğün, şeffaflığın ve şuan panseksüellik dediğimiz
cinsel çeşitliliğin güçlü bir örneğidir.

Kaynak: https://drive.google.com/file/d/1zPrJOEkphiKQPeG1TNdLZ2FW_fiIs-TV/view

11 Temmuz 2020 Cumartesi

Renkli Tarihimiz - Endülüs'lü İbn Sahl – Sevilla Şairi

Eşcinsel ilişkilere açıklık İslam Devletlerinde yaygındı. Endülüs’lü şair Ibrahim ibn Sahl al- Ishbili, Sevilla şairi olarak bilinir. Sevilla şehrinde, yahudi bir ailede doğmuş Endülüslü bir şairdir. Gençlik çağlarında İslam’a geçmiştir, Hz. Muhammed’i öven şiirler yazmıştır. Muvaşşaha olarak bilinen yöntemi en belirgin şekilde gazel türündeki şiirlerinde kullanan Endülüs’lü şairdir. Bu şiir gibi birçok şiiri hala popülerdir:

“Kırgın kalp hayalinle dolu
Sensiz uyku artık hoş değil
Tümüyle aşk ve arzuyum,
Seni seven. Ay’ım, dürüstçe ve övünçle”

Al-İshbili Musa adında bir erkeğe aşıktı ve şiirlerinde bundan söz ediyordu:
“Musa’nın yanağındaki çiller
Aşkın ışığındaki kara ihtarlar gibidir
Ve gamzesi mürekkep sıçraması gibi
Güzel bir sarmaldır”

Bazıları Al-İshbili’nin erkek bir aşığından değil, Musa peygamberden bahsettiğini söyler.  al- Bahr al-Muhit’i yazan  Athir ad-Din Ebu Hayyan, açıkça flörtle ilgili dizelerini göstererek bu iddianın yanlış olduğunu kanıtlar:
“Peygamber Musa’yla ilgili hikayeler dinleyip dururum
Senden bahis bulmayı arıyorum.”
Ve başka bir şiirde:
“Peygamber Musa sihrin hükmünü kaldırdı,
Ve şimdi Musa sihiriyle geri döndü.”

6 Temmuz 2020 Pazartesi

Temel Kavramlar

Bazı kavramlara yönelik tanımların sayfada bulunmasının ortak bir anlam dünyasında buluşabilmemizi kolaylaştıracağı için muhtemelen dönem dönem yeni kavramlar ekleyeceğim küçük bir sözlük oluşturmayı faydalı buldum.

Müslüman: Hükümlerle ve hukukuyla İslam'a bağlı olan kişidir.

Mümin: İslam'la, ilahi olanla ilişkisi iman ve inanç yönüyle ağır basan kişidir. (Ben hem fıtrat olarak tasavvufa daha yatkın olduğum hem de daha kapsayıcı bulduğum için blog adı olarak mümin kelimesini kullandım.)

Kuir: Bir kuramın adı olması dışında, benim bir kişi kuirim dediğinde bundan anladığım, kendisini herhangi bir cinsiyet kimliği üzerinden tanımlamadığı. Buna cinsel yönelimi ekleyenler de var. Fakat kendini kuir eşcinsel veya kuir biseksüel olarak tanımlayanlara da denk geldiğim için tanımı daralttım.

Tekamül: Ruhun insan-ı kamil seviyesine ulaşması yolculuğunda geçirdiği aşamalar ve olgunlaşma süreci.

Tevhid: Birlik, Allah'ın zatını, aklen tasavvur edilen ve zihnen tahayyül edilen her şeyden tecrit etmek. Tevhid BİR görme, BİR bilme halidir. Hayır ve şer'in aynı BİR'e hizmet ettiğine iman etmedir. Tevhid halinin tezahürü kişinin ilmine, kapasitesine ve idrakine göre değişir.



5 Temmuz 2020 Pazar

Ben Kimim?

Küçük bir Anadolu ilçesinde, muhafazakar olmasa da hayatın İslam'la anlam bulduğu bir ailede doğdum. Dini vecibeler yerine getirilir, bana da sevdirilirdi. Bu dünyanın geçiciliği, bir imtihan yeri olduğu sohbetlerde yer yer hatırlatılırdı. Öbür dünyaya dair yol haritası nispeten daha belirliydi, ama bu dünya için onlarında yardımcı olamayacağı zorluklar gelecekte başlayacaktı.

Çocukluk hiç bitmesin isteyen bir çocuktum. Sevgililik ilişkileri, cinsellik ergenliğe kadar merak unsurum bile değildi. Kendi kapalı dünyasının güvenli sularında oynayan bir çocuktum. Ta ki liseye başlayıp hissettiğim yoğun duygular baş gösterinceye kadar. Hem cinsim olan bir sınıf arkadaşıma duyduğum yoğun sevgi. İlk 1 yıl bunu derin bir dostluk olarak tanımlamıştım ama aklımdan ve kalbimden atamayışımla gönlüm bunun bir aşk olduğuna beni tıpış tıpış kabullendirdi. Platonik bir aşk olarak kaldı vesselam. Ama artık anlam dünyamda kurmam gereken yeni dengeler vardı. Bu bir hakikattir ki kalbinde zerre kadar iman olan, cehennemde yansa bile cennete girebilecektir. Ben de kendimi böyle avutmuştum. Kalbimdeki aşk o kadar büyüktü ki (Ergenlik dönemi bi de.) cehennemde yanmayı kabullenmiştim. Aşkımın bedelini ödedikten sonra Allah'ın rahmetine ulaşacağıma olan inancım tamdı.

Platonik aşkı yaşayan bilir, çok yıpratıcı bir süreçtir. Hele ki 4 yıl gibi uzun bir süre aldığını düşünün. Bu ızdırap, üniversite eğitimimle başlayan sosyal bilimler, antropoloji gibi pozitivist anlam dünyasının hayatıma girmesiyle değişim çanları çalmaya başladı. Cehennemde yanmayı kabullenişim, cehennem ateşiyle bir olup artık bir öfkeye dönüşmüştü. Öfkemin ataerkiye olması gerektiğini fark etmemse yıllar alacaktı. Velhasıl Allah'a küsmüştüm ve kendimi ateist olarak var etmeye başladım. Bu hayatımda 9 yıl sürdü. Oldukça pozitif determinist bir 9 yıldı.

Ardından zorlu bir dönemin içerisinde Allah'ın dilediğini iyiye ve güzele yönlendirmesi tecelli buldu ve büyük bir gönül ferahlığıyla kalbimin tekrar Allah'a açılmasına nail oldum. Bu bende uzun süren bir ilmi araştırma dönemi başlattı. Budizm, zen, taoizmle başlayan okumalarım İslam felsefesi ve tasavvufla yerini buldu. Özellikle İbni Sina, Farabi, İbnu'l Arabi beni derinden etkiledi ve İslam'a geri döndüm. Ulaştığım bilgiler anaakım söylemlerden çok daha farklı bir çizgideydi. Eşcinsel kimliğim ve ilahi olanla olan ilişkimin izahı da bu bloğun tümüne yayılacak bir bahis konusu olacak zaten.

Bu blogdaki öncelikli niyetim  lgbt+ bireylerin ana akım, tekelleşmiş ataerkil görüşler sebebiyle Allah'a küsmemelerine, Allah'la aralarına kimseyi sokmamalarına vesile olmaktır. İlahi bilgi tek bir zümrenin tekelinde değildir. İngilizce teolojik literatür lgbt+ kimliğe yönelik bize çok daha multidisipliner bir bakış açısı sağlayabiliyor. Hem kaynak çevirileri, hem de kendi anlam dünyamdan içeriklerle yol almaya niyet ediyorum. Allah daim etsin. Gönül kapımız hep açık olsun.